Hakkımızda
PERAMONA’ NIN HİKAYESİ
PERAMONA’ yı, Corner Shop adıyla 1995’te GS Lisesi’nin karşı köşesinde kurduk. Beyoğlu’ nun ilk gümüş mağazasıdır. Öncesinde aynı noktada Kitapbank adıyla bir kitabevi bulunuyordu. Seksenli yıllarda ise bu köşede beynelminel gazete ve mecmualar satan bir bayiinin olduğunu biliyoruz. Doksanlı yılların ikinci yarısından itibaren henüz internet hayatımıza girmemiş olmasına rağmen globalleşen dünyanın ayak seslerini duymuş ve gümüşle birlikte ağırlıklı olarak dünya müziği temalı kaset ile cd setlerini meraklısıyla buluşturur olmuştuk. Zaman içinde Corner Shop, Beyoğlu’nda yürüyen herkesin aşina olduğu ve hiçbir zaman gitmeyeceğine ikna olduğu dostane bir mekana dönüştü. Müşterilerimizle kurduğumuz gönül bağı ve karşılıklı güven sayesinde olağanüstü koşullar içinden geçtiğimizde bile mutenalaştırmaya direndik. Böylelikle Conershop gündelik hayatın parçası olmayı sürdürdü ve kent hafızasında şimdiden yerini aldı.
Corner Shop’ ta çokseslilik ve çokkültürlülük normlarıyla yürüttüğümüz mağazacılık yaklaşımımızı bir başka mecraya taşımak, minicik köşemizdeki değerleri dünyayla paylaşmak istedik. Mağazamızdaki ilgiden çok mutlu olmamızın yanı sıra bize ulaşamayanlara da ses olabilmek için PERAMONA markasını başlattık. Bazen büyümek kaçınılmazdır.
İçerik biçimi belirler. PERAMONA ilhamını doğadan ve coğrafyadan alıyor. Ürünlerimizi incelediğinizde nazar boncuğundan, Arami motiflerine, Zümrüdü Anka kuşundan, Mardin telkari el işçiliğine kadar pek çok kültürel ikonla karşılaşacaksınız. Bu semboller geniş Akdeniz coğrafyası ve Orta Doğu’ nun karakteristik özelliklerinin dışavurumudur. Kültürel bağlarımızdır, etkileşimdir, ortak dilimizdir, farklılıklarımızdır. Tam da bu nedenle hepimizi birleştirme gücü vardır. Bir toplumu diğerine açar. Ametist taşlı bir kolyede Toskana’ nın üzüm bağlarına, yavru bir kelebek tasarımında güneşin kavurduğu ayçiçeği tarlasına, bir bileklikte 17.yy çinisindeki kayıp mercan kırmızısına, bir yüzükte Tunus’un turkuazına, bir saatte Ege’ nin defne yeşiline, bir gözlükte Provence’in uçsuz bucaksız lavanta moruna, bir tesbihte Şam’ın görkemli altın rengi duvarlarına ya da bir küpenin taşında Beyrut’ un mütevazi boz kahverengisine rastlayabilirsiniz. O pırıltılı taş en mineral formuyla kulağımıza kendi ışığını şemsiye ederek hikayemizi fısıldar.